Ayasofya ve Sırları 👁

 Herkese MERHABA !
 
 Karantina günleri nasıl gidiyor? Hepimiz gibi bende 17.günümde sıyırmak üzereyim. İlk 10 gün her şey çok güzeldi, kendime vakit ayırmak çok iyi geldi. Ama zaman geçtikçe; dışarı çıkamayacağını bilmek mental sağlığımı bozmaya başladı ve tükenmişlik hissi arttı. Neyse şikayet etmiyorum evde olmaktan çünkü çalışmak zorunda olan insanlara haksızlık yaptığımı düşündürüyor. 
 
 Hazır herkes evdeyken ülkemizin birçok tarihi değerini bende araştırıp paylaşmak istedim. Hangisinden başlayacağımı seçmek gerçekten çok zor oldu ama Ayasofya'nın İstanbul'un ve hatta dünyanın en önemli yapılarından biri olması ayrıca ziyarete gittiğimde beni fazlasıyla etkilemiş olması sebebiyle ilk burayı seçtim. Aslında ülkemizde maalesef ki kendi dijital platformlarında detaylı anlatımlarla çok fazla müzelerimizi, tarihi yapılarımızı göremiyoruz. Dünya genelinde şuan birçok müze, sergi ve tarihi yapı sosyal platformlarda anlatımlar yaparak bilgi edinmemizi kolaylaştırıyor fakat Türkiye'de bu konuda ciddi eksiklikler var. 

                                                 

 Bizans'tan Cumhuriyet'e ve günümüze gelen 1500 yıllık bu şaheser; Doğu Roma İmparatorluğu döneminde İmparator Justinianus tarafından Trallesli Anthemios ve Miletoslu Isidoros'a yaptırıldı. Kilisenin yapımına 532 yılında başlanıyor ve 537 yılında bittiğinde ibadete açılıyor. O dönemde kralların taç giydiği ve şehrin ibadet ettiği en büyük kilise oluyor. Fatih Sultan Mehmet'in İstanbul'u fethi ile camiiye çevriliyor ve cumhuriyet döneminde müze haline getiriliyor. Ayasofya 'Kutsal Bilgelik' anlamını taşımaktadır. Tabi görkemli mimarisi ve mozaik süslemeleriyle olduğu kadar bilinmeyen efsaneleriyle de ünlü bir yapıdır. 
 
                                                  

                                                   

Ayasofya'nın Sırları:

1- Tılsımlı Kapılar: Efsaneye göre Ayasofya'nın 361 kapısı var ve 101'i büyük tılsımlıdır. Ne zaman kapılar baştan sayılırsa hep 1 tane fazladan çıkıyormuş. 
 
2- Ayasofya'yı Bekleyen Melek: Ayasofya'nın inşaatında çalışan ustalar bir gün yemeğe giderken araç gereçlerini genç bir işçiye emanet ediyorlar. Bilinmeyen bir kişi geliyor ve genç işçiye: ''İş çok uzun süre bırakıldı, artık ustaları çağırmalısın'' diyor. Bunun üstüne genç: ''Araç gereçleri bırakıp gidemem'' demiş, sonrasında Bilinmeyen kişi: ''Sen gelene kadar onları korurum, buradan bir yere ayrılmam'' diyor. Daha sonrasında genç işçi bunu ustalarını anlatıyor, İmparator da bu bilinmeyen kişiyle ilgili genç işçiye sorular soruyor ve onun melek olduğuna inanarak genç işçiye memleketine gönderiyor ki Melek, kıyamet kopana kadar Ayasofya'yı korusun.
 
3- Kıyamet Tarihi: Binanın güney yönündeki kapısından girildiğinde üçüncü sırada bulunan sütunda Hz. Hızır'ın kıyametin kopacağı tarihi yazdığı düşünülmüş. ''On sekizinde yevm-i Pazar, sene 1038'' yazıyor. 
 
4- Hz. İsa'nın Emanetleri: İmparator Hristiyan söylemine göre Hz. İsa'nın gerildiği çarmıhtaki çivilerden bazılarını Kudüs'ten getirtip onları Ayasofya'nın gizli bölümlerine saklıyor. Saklanmasının sebebi ise 40 bin yıl sonra kıyamet koptuğunda Hz. İsa'nın dünyada Ayasofya'ya inecek olduğunu düşünmesidir. 

                                             
 
5- Şeytan Ayasofya'da Hapis: Fatih Sultan Mehmet İstanbul'u fethedince Ayasofya'yı camiiye çevirme görevini Akşemsettin'e veriyor. İşçiler cuma namazına yetiştirmeye çalışsa da şeytan Ayasofya'nın olmasını istemediği için hep bir engel çıkarıyormuş. Akşemsettin bunu anlıyor ve secdeye kapanıp dua ediyor. Allah duasını kabul edip, şeytanı içerideki mermerlerden birine hapsetmiş.
 
6- Ayasofya'nın Kıbleye Çevrilmesi: Fatih Sultan Mehmet fetihten sonra ilk cuma namazını kıldırmak için Ayasofya'da imamlığa geçiyor ama ilk iki tekbirde namazı bozmuş, üçüncüde tekbir getirmiş ve ilk cuma namazını kıldırabilmiş. Bunu merak eden ahali sorunca F.S.Mehmet: '' İstedim ki namaz sırasında bana ve bütün cemaate Kabe görünsün! Bu niyetle ilk iki tekbir de Kabe görünmeyince bozdum, ancak üçüncü tekbirde gözlerimin önüne geldi' demiş. Cemaat bunu Akşemsettin'e sorunca: '' Hz. Hızır saf tutmak için gelirken Terler Direk'e parmağını soktu ve Ayasofya'nın yönünü kıbleye çevirdi. Ondan sonra da namaza durdu. Böylece padişah üçüncü tekbirde Kabe'yi tam karşısında gördü.'' 
 
7- Hz. Meryem'in Gözyaşlarıyla Delinen Sütun: Bir gün Meryem Ana'ya evindeyken, Hz. İsa'nın yakalanıp işkence gördüğü söyleniyor. Hz. Meryem, onun işkence görmesine dayanamayıp ve gözyaşlarına boğuluyor, gözyaşlarından biri yaslandığı sütunu kezzap gibi eritiyor. Ayasofya yapılırken de kilisenin kutsanması için İmparator bu sütunu Meryem Ana'nın evinden getirtiyor ve Ayasofya'ya diktiriyor. Bu nedenle taş kutsal olarak görülüyor ve herhangi bir dileği olanlar bu sütundaki Meryem Ana'nın gözyaşı ile oluşan deliğe parmaklarını sokup çeviriyor ve dilek diliyor.

                                                 
 
8- Kutsal Kase ile Kaybolan Papaz: İstanbul fethedildiği sırada Ayasofya'da bir papaz vaaz vermekteymiş. Papaz kutsal çatağın Müslümanların eline geçmesini istemediği için Kutsal Kase ile bir kapıdan geçip gitmiş ve kapı da kapanmış. Müslümanlar papazın oradan geçtiğini ve gözden kaybolduğunu görmüşler. Efsaneye göre papaz hala Kutsal Kase ile birlikte orada İstanbul'un geri alınmasını bekliyormuş, geri alındığında papaz çıkıp vaaza devam edecekmiş.
 
9- Tavadan Sıçrayan Balıklar: Ayasofya'da İmparator Kapısı'nın önünde bir balık figürü var. Söylenceye göre F.S.Mehmet, İstanbul'u kuşattığı sırada papazlar bu kapının önünde balık kızartıyorlarmış. Tavada kızaran balıklar, İstanbul fethedileceğini anlayınca isyan edip, tavadan fırlayıp taş kesilmiş...
 
10- Ayasofya'daki Levhaların Sırrı: Ayasofya camiiye çevrilerin mabedin bir İslam mabedine dönüşmesini sağlamak için İslami motifler eklenmiş. Bunlardan biri de kubbede yazılı olan ''Allah, göklerin ve yerin nurudur'' ayeti. Hz. Muhammed ve dört büyük halifenin isimleri de levhalara yazılarak asılmış. Cumhuriyet döneminde camii müzeye çevrileceği zaman bu levhaları çıkarmak istemişler ama tüm çabalara rağmen çıkaramamışlar. Ayasofya'dan çıkarılmasın ve kiliseye yeniden dönüştürülmesin diye o dönemde bu levhalar, giriş kapılarından daha büyük yapılmış.
 
                                                   
 
 Bu büyüleyici yapıyı ziyaret etmediyseniz, coronavirus olayları normale döndüğü gibi İstanbul'da tarihi bir tur ayarlamanızı öneririm. 30 Nisan 2020 tarihine kadar müzelerimiz kapalı; bunları ( https://muze.gov.tr/ ) linkinden tarihleri ve fiyatları takip edebilirsiniz. Müzekart almanızı özellikle tavsiye ederim.Zaman ayırıp okuduğunuz için teşekkür ederim :)


Yorumlar

Popüler Yayınlar

KARDASHIAN AİLESİ NASIL BU KADAR ZENGİN VE ÜNLÜ OLDU?

10 FAVORİ OJEM (SONBAHAR-KIŞ)

BURSA'DA GİDİLECEK 10 MEKAN

İLK BLOG YAZIM! NASIL KARAR VERDİM?